İşlem Sürüyor...

Likya Yolu Kültür Ve Doğası

 

Prof. Dr. Nevzat Çevik: Likya Yolu’nu, yürüyüşe açılışının 20’nci yılında büyük bir lansmanla dünyaya sunmayı önermek istiyorum.


Kültür Ve Doğa Rotası

1988’den bu yana tüm Likya’nın her noktasında yürümüş, araştırma yapmış, kazılar yapmış, kitap yazmış ve Likya Yolları’nın ilk bilimsel keşfi olan Stadiasmus Patarensis adlı Yol Kılavuz Anıtı’nı kazılarla ortaya çıkarıp ilk bilimsel yayınını yapmış bir bilim insanı olarak Likya Yolu projesine büyük ilgim var.

Patara’da kazısında da çalıştığım, çizimlerini de yaptığım, gövdesi 6 metreyi geçen inanılmaz anıtta Claudius dönemine ait bir yazılı blok var. Orada Patara liman kentinden başlamak üzere batı, doğu ve kuzey güzergâhlarıyla Likya Yolu anlatılıyor. Orada hangi kentler olduğu isimleriyle ve aralarındaki mesafelerle birlikte yer alıyor.

Turizme Likya Yolu diye sunulan destinasyondaki yürüyüş güzergâhı 540 kilometre. Bu kültür rotasında doğa ve tarihin muazzam buluşması dikkat çekiyor. Yol boyunca insanın karşısına kısa aralıklarla bir kalıntı, bir iz, lahit ya da antik bir şehir çıkıyor. Yol boyunca yürüyüşçülere deniz eşlik ediyor. Dağlarıyla, florasıyla, faunasıyla tam bir bütünlük sağladığından dünyanın en iyi kültür rotalarından biridir.

Likya Yolu’nu, yürüyüşe açılışının 20’nci yılında büyük bir lansmanla dünyaya sunmayı önermek istiyorum. Kadın ve erkek yarışlarında rekor kıran dünya şampiyonlarını çağırarak 20’nci yıla özel bir yürüyüş düzenleyebiliriz. Likya Yolu dünyanın sayılı kültür rotalarından biri olmasına rağmen, tanınırlıkta istenen düzeye henüz gelmedi. Alpler’deki Mont Blanc rotası, Fransa-İtalya güzergahı, Orta Amerika ve Peru’daki yürüyüş yolları gibi, dünyada çok daha önce duyurulmuş rakipleri var. Likya Yolu’nun coğrafi ve tarihi avantajlarını öne çıkararak önemini duyurmalıyız.
 

 Kırmızı Beyaz İşaretler

 Kırmızı Beyaz İşaretler Yerleştirildi

 Kültür rotalarının bakımı devlet tarafından yapılan Finlandiya’da,   güzergâh üzerinde iki köy arasındaki boşluklara yürüyüşçülerin   dinlenmek için kullanabilecekleri kulübeler yapılmış. Fransızlarda STK’lar   ön planda çalışıyor. Türkiye’deki 33 kültür rotasının en ünlüsü Likya   Yolu’nun ortaya çıkarılmasında, tescil edilmesinde ve korunmasında hem   Kate Clow’un kurduğu Kültür Rotaları Derneği hem de Kültür Bakanlığı lider oldu. Bu yolun kullanımı, kontrolü ve ıslahı konusunda dünyadakine benzer çalışmalar yapılmasını öneriyoruz.

Başında Kate Clow’un olduğu Kültür Rotaları Derneği, kültürel, doğal ya da tarihi değerler boyunca uzanan yollarla ilgili uzun zamandır çalışarak, uygarlığın simge güzergâhlarını kültür rotası olarak belirliyor. Bu çalışmanın Anadolu gibi, Doğu’dan Batı’ya iki dünya arasında bir yol olan topraklarda gerçekleşmesi heyecan verici. Her dönem ve her bölge içinden geçen yollarıyla anılır. Hitit, Frig, Likya gibi uygarlık yolları; Ararat, Kaçkar, Küre ve Sarıkamış gibi doğa yolları; St. Paul, Hz. İbrahim ve Evliya Çelebi gibi inançlarla, insanlarla anlamlanmış yollar, kendi içlerinde özel güzergâhlarsa da aslında zaman ve mekânı ortadan kaldıran birer ağa dönüşüyor.

Bu yüzden aynı yolda ilerledikçe adım başı zaman ve mekân değişir, insan değişir.

Likya Yolu sadece bir kültür yolu güzergâhı çalışması ya da sürdürülebilir turizme dönük bir yeni destinasyon uğraşısı değildir. Aslında hem Asya’nın hem de Avrupa’nın zaten bir parçası olan Türkiye’nin kadim kültürel paydaşlarıyla tekrar buluşmasına sembolik ve anlamlı bir katkıdır. Ve de tarih, kültür ve doğadan kaynaklanan yeryüzü zenginliklerinin yine yeryüzü halklarının ortak bir varlığı olduğunun ve beraberce korunup kullanılması gerektiğinin de mesajlarını vermektedir: Öğreticidir, barışçıdır, eğlencelidir.

Kültür Rotaları Derneği’nin 1999’da uygulamaya kattığı Likya Yolu’yla başlayan kültür rotaları çalışması, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Garanti Bankası desteğinde Kate Clow tarafından kurulmuş ve geliştirilmektedir. Ancak bu projedeki asıl önemli nokta, derneğin belediyeler, Antalya Tanıtım Vakfı gibi sivil toplum, yerel örgüt ve kurumları bir araya getirerek güç birliğini çoğaltması ve bu gibi değerlere sahip çıkması ve iyileştirmek için çırpınmasındadır.

Binlerce yıldır ülkelerin sınırları değişir ama yollar değişmez. Çünkü yollar, üzerinden geçenin milletini, rengini, cinsini sorgulamaz. Herkes içindir.

Dileğimiz Türkiye kültür rotalarının UNESCO tarafından onaylanması, yasal ve hukuki zemine tam oturtulmaları, Avrupa’daki benzeri rotaların işletme ve koruma-kullanma düzeyine yükseltilmeleri, onlarla kurumsal bağlarının hızla geliştirilmesi ve dernekle bakanlığın daha yoğun düzeyde birlikte çalışmalarıdır.

Yürüyüş rotası fikri İlk kez 19. yy sonlarında, Jean Loiseau tarafından ortaya atılır. 1890’da da Fransa Kamp Kulübü bu girişimi destekler. Dünyanın ilk yürüyüş rotası, 1934’te Finlandiya Lapland’da işaretlendi. Bu proje devlet tarafından gerçekleştirildi. Asıl tetikleyici de Fransa’da 1936’da çıkan ücretli tatil yasası oldu. Bu sosyal devrimden yararlanan pek çok Fransız, alternatif tatil deneyimleri aramaya başladı. Rotalama işareti olarak kullanılan kırmızı beyaz çizgilerden oluşan yol gösterici işaret ise 1946’da uluslararası olarak kabul edildi.

Yıllar içerisinde gittikçe popüler hale gelen Kültürel/Doğal Yürüyüş Yolları; keşif, heyecan, araştırma, spor, doğa, kültür, gastronomi, sağlık gibi çok çıktılı yeni bir turizmin adı oldu. Almanya’da “Romantik Yol”, Fransa (Mount Blanc) ve İtalya’da doğal ve kültürel yol, Peru’da müthiş bir kalıntı ve vahşi yaşam keşfi sunan İnka Yolu, İsviçre’de “Kral yolu”, Amerika’da “Büyük Kanyon”, Ürdün’de Ortadoğu’nun en etkileyici kültür ve doğa turu olan “Petra” gibi çok sayıda yürüyüş yolu artık binlerce yürüyüşçüye enteresan tatil olanağı ve yüksek bir deneyim sunuyordu.

Türkiye’de 23’ü bulan kültür rotaları; Sarıkamış, Ağrı Dağı, Hitit, Frig Vadisi, St. Paulus, Karia, Efes, Sultanlar, İki Deniz Arası, Evliya Çelebi, Sufi, Anabasis, Kaçkarlar, Gastronomi, İstiklal, Hz. İbrahim Yolu gibi çok etkileyici rotalar da oluşturuldu ve kısa zamanda gezgin ve tatilciler tarafından benimsendi.

Bunların oluşmasında yol açıcı öncü örnek olan, Türkiye’nin ilk yürüyüş rotası Likya Yolu 1999’da açıldı ve şimdi 540 km. uzunluğa ulaşarak zenginleşti. 29 bölüm olarak hazırlanan yol ortalama 30-33 günde kat edilebiliyor. Ama daha çok belli bölümleri yürünebiliyor. Kabak, Kalkan, Kaş, Demre-Beymelek, Çıralı-Adrasan, Geyikbayırı gibi merkezli yürüyüşlerden tercih edilip bölgesel de kullanılabiliyor. Bunların içinde en popüler olanı Fethiye Ölüdeniz ve Demre-Kekova-Kaş, Gelidonya Burnu-Adrasan-Olympos güzergâhlarıdır.


Arkeolog Prof. Dr. Nevzat Çevik'ten Öneriler

Bugüne dek Likya Yolu projesinde önemli aşamalar kat edilmiş, büyük emek verilmiştir. Bunlar için müteşekkiriz. Bundan sonrası için birkaç önerim var.

  1. 1999’da açılan Likya Yolu’nun 20. yılındayız. Çok büyük, uluslararası bir lansman yapılmalıdır. Usain Bolt, Almaz Ayana gibi rekortmenlerden ya da özellikle Cross Country disiplininde rekor sahibi olan Celliphine Chespol ve Alfred Barkach gibi ünlü sporcularla bir Hollywood starı yürüyüş gösterisi yapmalıdır.
  2. “Likya Yolu” adıyla uluslararası bir uzun mesafe kros yarışı periyodik olarak düzenlenmelidir. Yarış güzergahı Typallia-Trebenna-Onobara-Attaleia (Yarbaş Çandır- Antalya) güzerg.hı ya da Antiphellos-Myra (Kaş-Demre) güzergahı olmalıdır. Yarışın ilki, 20. yıl kutlamaları kapsamında 2019’da gerçekleştirilmelidir.
  3. Likya Yolu’nu yürüyenlere, yol güzerg.hındaki müze ve antik kent girişleri ücretsiz olmalıdır.
  4. Her belediye kendi sınırlarında kalan yolu ve çevresini yılda bir kez elden geçirip temizlemeli, sürekli bakımlı tutma sorumluluğunda olmalıdır.
  5. Yol boyundaki köy konutunu işletmek isteyenler için 5 yatak altına vergi alınmamalıdır. Bunlardan sadece yerel yemekler ve yerel yaşam koşulları sunma şartı istenmelidir.
  6. Yerleşimsiz mevkilerde iki uzun mesafe arasında menzil kulübeleri yapılmalıdır.
  7.  Kırsalda davranış modeli, yabani yiyecek toplama hakkı; halkın dolaşma hakkı olarak tanınmalı/öğretilmelidir
  8. Harita okuma, doğa ve kültür koruma, rota bulma, arazide yaşam sürdürebilme gibi eğitim seminerleri verilmelidir.
  9. Likya Yolu boyunca olan kültürlerin ve antik kalıntıların iyi bir tanıtımı yapılmalı ve yol boyu hikâyeleri, mitolojileri öne çıkarılarak büyüleyici bir keşif dünyasından geçen yol olarak tanımlanmalıdır.
  10. Rota üzerinde bazı merkezlerde doğa ve kültür eğitim noktaları açılmalıdır.
  11. Dalgıçlarda olduğu gibi, kültür rotası yürüyüş.üsü belgesi kademeli (unvanlı) olarak verilmelidir.
  12. Ekonomik turistik girdiler planlanmalıdır (Finlandiya’da 2,5 milyon ziyaretçi-yürüyüş.ü 141 milyon Euro gelir bırakmıştır).
  13. Likya Yolu’nun yönetiminden ve diğer işlerinden Kültür ve Turizm Bakanlığı himayedar ve yetkili olurken, Kültür Rotaları Derneği şimdilik koordinasyondan sorumlu olmalıdır.
  14. Belediyeler Birliği, konuyu ele almalı ve belediyeler kendi teritoryumlarında destekçi ve sorumlu olmalıdır. Likya Yolu’nun tam merkezinde en çok turist alan ve Likya Uygarlıkları Müzesi bulunan Demre, Kültür Rotaları Derneği’nin Likya Yolu Koordinasyon Merkezi olmalıdır. Bu merkez, Demre Arkeoparkı içinde bir ofiste ve sürekli çalışan nitelikli bir sekreterle koordine edilmelidir.
0 Yorum

Yorum Yap

2982 kez görüntülendi
  • Cem M. Akdolu
  • 09-12-2019
  • SEYAHAT

Sizin İçin Önerilenler


BARUT HOTELS
İLETİŞİM