İşlem Sürüyor...

Fazıl Say

Her Festival, Şehrin Hafızasında Bir Zenginlik

Geçen yıl, “İlk Şarkılar, Güz Şarkıları” cesur bir yorum, şiirlerin sesi bir Serenad Bağcan ve dinmek bilmeyen alkışlar vardı. Say geceyi, “Bu gece burada bu kalabalığı görmek çok güzel. Umarım Akra Caz Festivali uzun yıllar devam eder” dileğiyle sonlandırmıştı. Fazıl Say, bu yıl yine büyüleyici performansıyla sahnede olacak. Kendisini “kültürler arasında bir köprü” olarak tanımlayan ünlü piyanistle, 26 Haziran’da “Truva Sonatı” ve “İzmir Süiti” besteleriyle çıkacağı konser öncesi bir araya geldik.
 

''Festivaller, Müzikler Arası Köprüler''
 

Akra Caz Festivali ilk yılında müthiş bir ilgi gördü. Seyirci festival boyunca dinlediği caz müziğin dünya müzikleriyle sentezini çok beğendi. Bu ilgiyi bekliyor muydunuz?

Caz festivalleri günümüzde, hatta son çeyrek yüzyıldır salt cazdan oluşmuyor. Bu festivallerin içinde pop unsurları, etnik müzik unsurları yer alırken, klasik müzikten de birçok örnek görebiliyorsunuz. Bu bağlamda müzikler arası köprülerin kurulduğu bu festivaller, seyircilerden de büyük ilgi görüyor. Antalya’da düzenlenen festivalleri gerçekten çok önemli buluyorum. Şehrin hafızasına giren her yeni festival, çok geniş bir kültür sanat ağı oluşturuyor. Antalya halkı da gördüğüm kadarıyla festivali sahiplendi.
 

 ''Antalya'da Olmak Çok Güzel''
 

 Fazıl Say Antalya için çok önemli. Galiba Antalya da Fazıl Say için öyle ki   çok sayıda festivalle bu seyirciyi selamladınız.

 Antalya seyircisini ve yoğun ilgisini çok seviyorum. “Şehirde Caz Var”   diyerek tüm dünyaya müzik, evrensel değerler ve dostluk taşıyoruz.   Festival ekibi dünya standartlarında, olağanüstü bir işe imza atıyor. Uzun   yıllar sürmesini isterim.
 

Geçen yıl Akra Caz’da Serenad Bağcan’la birlikte sahne aldınız. Konserin atmosferi sizin gözünüzle nasıldı?

Geçtiğimiz yıl festivalde, Türkiye’nin çok değerli şairlerinin şiirlerini besteleyerek yaptığım şarkılarımla yer almıştım. “İlk Şarkılar ve Güz Şarkıları…” Serenad Bağcan ile birlikte sahne almak büyük keyifti. Onun gibi etkileyici bir yorumcuyla çalıştığım için kendimi şanslı hissediyorum. Benim 1994 yılında bestelediğim bu şarkılar, yorumcusunu yirmi yılı aşkın bir süre bekledi. 2013’te de Serenad’la tanışıp CD’mizi çıkarmıştık.
 

''Evrensellik ve Dostluk Taşıyoruz''
 

Haziran ayında sizi yine Akra Caz sahnesinde göreceğiz. Bu sene nasıl bir programla seyirci ile buluşacaksınız?

Bu yıl “Truva Sonatı, İzmir Süiti” ve kendi caz parçalarım olan “Paganini Caz ve Summertime” gibi eserlerin olduğu bir programla yer alacağım. Çanakkale Belediyesi’nin Truva Yılı kapsamında sipariş ettiği Truva Sonatı’nın dünya prömiyerini ilk kez Ağustos 2018’de Çanakkale Çimenlik Kalesi’nde yapmıştık. Halka açık bir konserdi ve bu konsere binlerce kişi katıldı. Sonrasında da dünyanın ve Türkiye’nin birçok şehrindeki konserlerimde bu eseri seslendirme imkânı buldum. Antalya’da da ilk kez festivalde seslendireceğim.

 

Konserleri büyük ilgi gören “Truva Sonatı” geçtiğimiz günlerde albüm olarak da raflarda yerini aldı. Eserden ve albümden bahseder misiniz biraz?

“Truva Sonatı” 40 dakikalık ve 10 bölümlük bir piyano sonatı… Bu eserde çeşitli çağdaş renklerin bulunduğu, piyanonun tellerindeki efektlere kadar uzanan, 20. yüzyılın pek çok çalış yöntemlerini de içeren farklı teknikler kullandım. Truva konulu çok fazla müzik eseri olmadığından, müzik diliyle bu büyülü destanın tüm dramatik öğelerini sunmak için özen gösterdim. Eserin bölüm başlıkları şöyle; “Ozan Anlatıyor, Homeros”, “Ege Rüzgârları”, “Troya Kahramanları”, “Sparta”, “Helen, Aşk”, “Troya”, “Aşil”, “Savaş”, “Truva Atı” ve “Sonsöz”. Bunların dışında eserin bölümlerine yayılan form temaları, leitmotifler de bulunuyor. “Kader Ağlarını Örüyor”, “Gece”, “Menelaus”, “Paris”, “Güneş”, “Agamemnon”, “Hektor”, “Kahramanlık” ve “Endişe” temaları gibi... Albüm ilk olarak dünyada Warner etiketiyle yayınlandı. Mayıs ayında da Ada Müzik etiketiyle Türkiye’de dinleyici ile buluştu.

 

Akra Caz Festivali’nin yanı sıra bu yıl ilki düzenlenen Türk-Rus Festivali’nin konuklarından biri de sizdiniz. Festivali nasıl buldunuz?

Rus müzisyenleri davet etmek ve onları Side’de, Antalya’da müzikseverler ile buluşturmak çok değerli bir fikir. Bu fikrin ülkeler arasındaki kültürel bağları da güçlendirdiğini düşünüyorum. Bu yıl Side Antik Tiyatrosu’nda ilki gerçekleşen festivalde fevkalade güzel bir atmosfer vardı. Side Antik Tiyatrosu gerçekten büyülü bir mekân. Türk ve Rus seyirciler konsere yoğun ilgi gösterdi. Umarım festival yaşayan ve gelişen bir kimlikle devam eder.

 

Şu sıralar üzerinde çalıştığınız yeni projeleriniz var mı?

Yaklaşık iki yıldı, Beethoven’ın 32 sonatını kaydettiğim, 10 CD’lik bir proje üzerinde yoğun bir şekilde çalışıyorum. Salzburg’da Mozarteum Salonu’nda yaptığımız kayıtlar yeni bitti. 32 sonat yaklaşık 680 dakikalık müziktir. Geleceğe, müzikseverlere, öğrencilere ve müzik dünyasına “referans” bir kayıt bırakabilmek için, ben de ömrümün tam iki senesini, ara vermeden ve tatil yapmadan sadece Beethoven’ın mihenk taşı eserlerini çalışarak geçirdim. Kimi zaman günde 15 saat çalıştım. Haziran 2018’den itibaren Salzburg’a sadece kayıtlar için toplamda beş kez gittim. Her gidişimde üç-dört gün kaldım ve 18 günlük kayıt sürecinde bu 10 CD’nin kayıt işlerini tamamladık. Bu çok yoğun bir tempoydu.

0 Yorum

Yorum Yap

3981 kez görüntülendi
  • Feride Bozdağ
  • 06-12-2019
  • SEYAHAT

Sizin İçin Önerilenler


BARUT HOTELS
İLETİŞİM