Şehir simgeleri, bir şehri özgün ve değerli kılan, markalaştıran unsurlardır. Bu popüler ve ikonik özelliği olan semboller aynı zamanda tüm dünya için kültürel miras değeri taşır. Heykeller, yapılar, binalar, anıtlar ve kuleler pek çok kenti hem kültürel hem de turistik açıdan daha da ilgi çekici ve cazip hale getiriyor. Bu sembol yapıları yakından görmek kadar hikayelerini bilmek de özellikle seyahatseverlerin en büyük tutkularından biri. Dünyanın en ünlü şehir simgeleri ve hikayeleri, seyahat için gittiğiniz ülkelerde, o şehri sizin için daha da anlamlı kılıyor. Dünyanın en ünlü şehir simgelerinin hikayelerine daha yakından bakalım.
Arka planında Eyfel Kulesi olan fotoğrafların hissettirdiği ortak duygu romantizmdir kuşkusuz. Romantizmin en önemli sembollerinden biri olan Eyfel Kulesi’nin yapılış sebebi ve hikayesi ise çok daha farklı.
Ülkeler ve sembolleri denildiğinde, ilk akla gelen ikili Paris-Eyfel Kulesi oluyor. Yabancı turistlerin önünde fotoğraf çektirmek için yarıştığı ve en üst katına çıkarak panoramik şehir manzarasını izleyebilmek için saatlerce kuyrukta beklediği Eyfel Kulesi, Fransız Devriminin 100. yılı anısına inşa edilmiştir.
Adını Fransız mimar Gustave Eiffel’den alan kule, 1889 yılında ve sadece 20 yıllığına yapılıyor. 1909 yılında sökülmesi gereken kule, okyanus ötesi haberleşme imkanı sağladığı ve radyo frekanslarının bulunmasına destek verdiği için yerinden kaldırılmıyor ve Paris’in en önemli şehir sembolü haline geliyor.
Turistlerin aksine Fransızların çok da sevmediği Eyfel Kulesi’nin yapılış amacının romantizmle en ufak bir ilgisinin olmaması da hikayeyi daha da ilginç hale getiriyor. Yapılış amacı çok farklı olsa da Eyfel Kulesi, günümüzde hala en romantik fotoğraflara fon oluşturan ve ikonik hale gelmiş bir kule olma özelliğini koruyor.
Dünyanın en mükemmel hatası olarak kabul edilen ve eğik yapısı nedeniyle dünyaca ünlü bir şehir sembolü haline gelen Pisa Kulesi, İtalya’nın Pisa şehrinde yer alıyor. 1173 yılında inşasına başlanan kule, 3. katı yapılırken eğilmeye başlıyor. Sebebi ise kulenin zeminindeki toprağın böyle bir yapının inşasına elverişsiz olması.
Savaş sebebiyle inşasına 100 yıl kadar ara verildikten sonra yeniden yapılmaya devam edilir. Fakat eğiklik düzeltilemediği için kule eğik bir şekilde günümüze kadar gelir. Kendi halinde bir şehir olan Pisa’ya sadece bu kuleyi görmek amacıyla her yıl çok sayıda turist geldiği için kulenin mükemmel bir şehir sembolü olduğunu söylemek mümkün.
Bilinçli yapılmadığı ve aslında mimari bir kusur olduğu halde şehre her sene turist popülasyonu kazandıran Pisa Kulesi, dünyanın en ikonik yapıları arasında yer alıyor. Yanında bulunan katedral ve vaftizhane de toprağın yapısı sebebiyle her yıl yavaş yavaş içeri doğru batmaya devam ediyor.
Roma’nın en büyük sembollerinden biri olan Colosseum, aslında tüm İtalya’nın da sembolü sayılacak bir öneme sahip. Tarihi MÖ 72-80 yıllarına kadar uzanan Kolezyum, gladyatör savaşları, hayvanların dövüştürülmesi ve infaz sahneleri için amfi tiyatro formunda inşa edilir. Yaklaşık 50 bin seyirci kapasiteli olan Kolezyum, günümüzde Roma’ya gelen turistlerin en fazla ilgi gösterdiği ve ziyaret ettiği tarihi şehir sembolleri arasında yer alıyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nin en önemli ve popüler kentlerinin başında gelen New York, pek çok özelliğinin yanı sıra bir şehir sembolü haline gelen Özgürlük Anıtı ile de adından söz ettiriyor. Orijinal adı Statue of Liberty olan Özgürlük Anıtı’nın kökleri 1886 yılına uzanıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin 100. kuruluş yıl dönümünü kutlamak için Fransa tarafından hediye edilen bu anıt, gemiler vasıtasıyla parçalar halinde getirilip birleştiriliyor.
Materyali bakır olan ve New York şehrindeki Özgürlük Adası’nda bulunan anıtın sağ elinde meşale sol elinde ise Bağımsızlık Bildirgesi bulunuyor. Yüksekliği 93 metre olan Özgürlük Anıtı gözlem kulesi olarak da kullanılıyor. Şehre gelenler anıtı ziyaret etmek için feribotla adaya ulaşarak basamaklar yardımıyla anıtın üzerine çıkıp, New York Limanı’nın muhteşem görüntüsünü izleyebiliyor.
Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da bulunan Küçük Deniz Kızı Heykeli, dünyanın en önemli şehir sembolleri arasında sayılıyor. Langelinie Limanı’ndaki bir taşın üzerinde oturan küçük bir deniz kızı formundaki heykel, 1909 yılında Carl Jacobsen vasıtasıyla inşa edilmiş.
Carl Jacobsen Royal Danish Theatre’da bir bale gösterisi izlerken, başrol oynayan balerin Ellen Price’tan esinlenerek ondan böyle bir heykel için modellik yapmasını rica ediyor. Ancak Ellen Price, bu öneriyi kabul etmiyor ve heykeltıraş Edvard Eriksen’ın eşi model olarak alınıyor. Rivayete göre deniz kızı karada yaşayan bir prense aşık olduğu için ona en yakın olacak şekilde kayalıkların üzerinde oturmuş şekilde tasvir edilmiştir.
Dünya çapında ünlü kuleler listesinde, Londra'nın önemli sembollerinden biri olan Big Ben Saat Kulesi, aslında orijinal adıyla Elizabeth Tower olarak biliniyor. Big Ben adı, genellikle yanlış anlaşılan bir şekilde kuleye atfedilen bir isim değil, aslında kulenin çan bölümünü ifade ediyor.
1830’larda Westminster Sarayı’nda çıkan bir yangın sonucu yapı harap olmuş ve onarım görürken buraya bir de saat kulesi eklenmesi gerektiği düşünülür. Saat ayarlanırken, sarayda bulunan 2 bin adet saatin tamamı Big Ben’e göre yeni baştan ayarlanır. Mimari yapılar ve anıtsal unsurlara ilginiz varsa Mimar Sinan’ın En Önemli Eserleri başlıklı blog yazımız ilginizi çekebilir.
Sizin İçin Önerilenler
Didim’deki Tarihi Yerler ve An...
Didim, tarih ve kültür meraklı...
Devamını OkuAğustos Ayı Yurt İçi Tatil Öne...
Ağustos ayında yurt içi tatil ...
Devamını OkuKeyifli Bir Yılbaşı için Yurt ...
Yılbaşı, yeni bir başlangıcın ...
Devamını Oku