Antik çağdan günümüze kadar pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış bir coğrafya olan Anadolu’da köklü bir mutfak kültürü varlık gösterir. Zengin bir kültürel mozaiğe sahip olan Anadolu topraklarında bölgeler arasındaki kültürel iletişim, hayatın pek çok alanında yer alır. O alanlardan biri de mutfaktır. Yeme içme kültürü sınır ötesi ülkelerden ilham aldığı gibi kendi arasında da etkileşime girerek zengin bir yemek arşivi oluşturur.
İnsanoğlunun göçebe yaşamdan yerleşik düzene geçmesiyle birlikte hem kendi hayal gücü hem aile köklerinden aldığı yemek kültürüyle kendi bölgesine has bir “lezzet arşivi” oluşturması kaçınılmaz. Anadolu bu konuda hayli zengin ve ilham veren bir hikayeye sahip. Antik çağda sadece avlanan hayvanlar ve doğadan toplanan bitki, sebze ve meyvelerle süregelen beslenme kültürü gittikçe zenginleşerek kendi ruhunu bulmuş. Sonra işin içine tahıllar ile baklagiller dahil olmuş ve yeme içme zorunluluğu bir sanata dönüşmüş.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde padişahın ve saray efradının beğenisine sunulan yemeklerdeki çeşitlilik Osmanlı saray mutfağının temelini oluşturmuştur. Bu seçkin mutfaktaki yemek çeşitliliği şimdiki Türk mutfağının temellerini de oluşturur. Et yemeklerinin ön planda olduğu saray mutfakta, yemeklerin yanında mutlaka hoş kokulu ve iştah açıcı şerbetler ikram edilmiş. Tatlı olarak daha çok sütlü ve şerbetli tatlıların tercih edildiği Osmanlı saray mutfağının etkilerini günümüz mutfağında da hissediyoruz.
Hünkar beğendi, imam bayıldı, patlıcanlı pilav, kuru meyvelerle pişirilen kuzu eti yemekleri, keşkek, piliç Topkapı, ballı tavuk, babagannuş ilk akla gelen ve günümüz menülerinde de damağa hitap eden lezzetler. Vezir parmağı, hanım göbeği, baklava, keşkül gibi tatlılar da damakta iz bırakan ve Türk mutfağını zengin kılan detaylar... Yemeklerle birlikte sunulan demirhindi şerbeti, reyhan şerbeti gibi içecekler de yine Osmanlı mutfağından yadigar kalan değerli tarifler olarak hala yaşatılıyor.
Cumhuriyet dönemiyle birlikte Anadolu yemek kültürü, batı etkisiyle daha da çeşitleniyor. Et ve bakliyatla birlikte sebze, bitki ve otların da katılımıyla “zeytinyağlı yemek” kültürü kendini göstermeye başlıyor. Özellikle Ege mutfağının deniz ürünleri, zeytinyağlı sebze yemekleri, sarma ve mezelerle ön plana çıkan hikayesi, Türk mutfağı çınarına bir dal daha ekliyor.
Beslenme bilinci, yiyeceklerin içeriği ve kimyası ile pişirme tekniklerinin gelişmesi dikkat çektikçe, gastronominin sahneye çıkma süreci başlıyor; daha pratik ve daha çeşitli bir mutfak arşivinin de temelleri atılmış oluyor. Ortadoğu mutfağından gelen humusla, alafranga et yemekleri aynı sofrada gayet hoş bir bileşim sunuyor. Zeytinyağlısıyla, etlisiyle, mezeleriyle, hamur işleri ve tatlılarıyla Türk mutfağı özünü ve köklerini yitirmeden ve üzerine yeni notalar ekleyerek yoluna şevkle devam ediyor.
Sizin İçin Önerilenler
Sıcak Yaz Günlerinde Ferahlata...
Yazın kavurucu sıcaklarında, ş...
Devamını OkuUrla Mutfağının Popüler Yemekl...
Urla yemekleri Ege’nin bereket...
Devamını Okuİstanbul’un En İyi Sokak Lezze...
İstanbul, tarihi dokusu kadar ...
Devamını Oku