''Şiir Yazar Gibi, Azla Çok Şey Anlatmayı Seviyorum''
Çalışma hayatına küçük bir atölyede başlayıp elindeki üretim kapasitesini iki fabrikalı büyük bir yatırıma dönüştüren Art- Mim’in kurucusu, yüksek iç mimar Hakan Külahçı, yeni teknolojileri özgün projelerle buluşturarak çizgileriyle tasarım dünyasına yön veriyor. Başarısını yurtdışına taşıyan Hakan Külahçı, Türkiye’de ve yurtdışında 100’ün üzerinde otel projesine imza attı. Akdeniz Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar ve Mimarlık fakültelerinde İç Mimarlık Bölümü’nde uzun yıllar ders veren tecrübeli iç mimar, genç yeteneklere özgür düşünerek tasarımda fark yaratmanın ipuçlarını veriyor. Yoğun iş temposunun yanında kurduğu sanat galerisinde de programlar düzenleyen Hakan Külahçı, turizm sektöründe bir marka haline gelişindeki başarının sırrını “sürekli yeniye ve daha iyiye evrilen bir özgünlük” ile açıklıyor.
Küçük adımlarla iş hayatına girip tasarım sektörünün ilk akla gelen isimlerinden biri haline gelme serüveni nasıl başlayıp ilerledi?
İşe mimar olan eşimle başladık. Daha sonra imalata yönelmek zorunda kaldık. Çünkü tasarladığımız ürünleri aynı kalitede yapan kimse yoktu. Bir mobilyacı arkadaşımla ortak olarak başladık. İlerleyen zamanlarda kardeşimle devam etmeye karar verdik. Eski Sanayi Sitesi’nde bir atölyemiz vardı. Onu her sene bir kat daha çıkarak büyük bir hale getirdik. O dönemde turizm otellerle hızla büyüyordu. Branşlaşmakta fayda var diye düşündüm. Sonra Organize Sanayi Bölgesi’ne geçtik. Bununla birlikte işin boyutu çok değişti. Çok daha gelişmiş bir sistem ve ekipmanlarla çalışmaya başladık. Daha verimli ve kaliteli üretim yapmaya başladık. Antalya artık küçük gelmeye başlayınca yurtiçinde alanımızı giderek genişlettik. Sonra otellere yaptığımız dekorasyonu beğenen yabancı turistlerden “Bize de yapar mısın?” soruları gelmeye başladı. Böyle bağlantılarla yurtdışına da açılmış olduk. Şimdi birçok ülkede iş yapıyoruz. Şimdi iç mimar olan kızım ve damadım da bize dahil oldu. Oğlum da iç mimari okuyor. Derken aile boyu mimarlık yapıyoruz.
Ağırlıklı olarak turizm sektörüyle çalışıyorsunuz. Ayırt edilen işlerinizle artık sektörde imzanız var. Bunu başarmak zor oldu mu?
Turizmde şu anda 130 civarında işletmeyle çalışıyorum. Tam da söylediğinizi başarmak için çok uğraştım. Başladığım her işte çok titiz çalıştım. Her zaman en ufak detayına kadar tasarlamaya çalıştım. 30 yılı aşkın süredir bu alandayım. Hem yorucu hem keyifli diyebilirim.
Akdeniz Üniversitesi’nde gençlere ders vermek nasıl bir deneyim?
Akdeniz Üniversitesi’nde 16 yıldır ders veriyorum. Gençlerle beraber olmak insanı daha yaratıcı yapıyor ve daha çağdaş düşünmeye yönlendiriyor. Hem mesleğin yenilerine bir şeyler öğretiyorum, hem de onlarla birlikte benim düşünce şeklim yenileniyor, gelişiyor.
Tasarım, yaratıcılığın en çok kullanıldığı sanat mecralarından biri. Belirlediğiniz stilin temel özellikleri neler?
Genellikle çalıştığım işletmenin konseptine ve hedef kitlesine göre bir tasarım yapıyorum. Ama tamamen bana bırakılan işlerde daha çağdaş olmaya çalışıyorum. Modern bir tasarım, natural malzemeler, doğal ahşap ve taşlar kullanıyorum. Soft renklerle fresh bir görüntü tercih ediyorum. Mümkün olduğu kadar doğada olan tekstürleri kullanmaya çalışıyorum. Klasik tasarımları da modernize edilmiş bir yorumla sunuyorum. Böylelikle yaşayan mekânlar yaratmaya çalışıyorum. Aslında minimalist bir tasarım geleneksele göre çok daha zordur. Bir mekânı ne kadar yalın ve az malzemeyle dizayn ediyorsanız, işiniz o kadar zordur. Çünkü öyle bir tasarımı dengede tutabilmek ve beğeniye sunabilmek çok daha detaylı düşünmeyi gerektirir. Şiir yazar gibi, çok az doneyle tüm anlatmak istediğinizi ifade etmek zorundasınız. Ben bu zorluğu çok seviyorum.
Barut Otelleri’nin iç mimarisi sizin imzanızı taşıyor. Tasarımcısının gözüyle nasıl bir konseptle hazırlandı?
Barut Otelleri’yle çalışmak çok zevkli. Çünkü estetik algısı yüksek, ne istediğini bilen bir anlayış var. Otellerin duvarlarını ünlü sanatçıların imzalı resimleri süslüyor. Bu yaklaşımla çok daha güzel işler ortaya çıkıyor. Bir mekân yaratılırken içerisindeki objelerle beraber değerleniyor. Oraya gelip o mekânı kullananlar da o değerlerle birlikte kendilerini değerli hissediyorlar. Akra, Acantus ve Lara konseptlerini çağdaş bir çizgi üzerine kurduk. Kullanılan objelerden tuğla duvarlara ve yerdeki halı motiflerine kadar her şey klasikten yeniye geçişi hissettiriyor. Çağdaşlık ve nostaljiyi bir arada sunuyor. Dekorasyonda natural renkler ve pastel tonlara ağırlık verdik.
''Sanat, Sanatçı, Eser. Tümü Turizmin Konusu''
Barut Otelleri’nin tesislerinde ilk bakışta göze çarpan sanat eserleri nasıl bir araya getirildi?
Kopya resimler yerine önemli Türk ressamlarının ve yabancı ressamların eserlerini duvarlarına taşıyan Barut Otelleri, bu konuda önemli bir misyon üsleniyor. Barut Lara’nın resepsiyonunda Ekrem Yalçındağ’ın iki güzel tablosu ve lobisinde sanat eserleri var. Sanatçılar tarafından otelin girişine özel heykeller yapıldı. Grubun diğer otellerinde de Zeynep Eren, Tuğrul Selçuk, Devrim Erbil gibi önemli sanatçıların eserleri yer alıyor. Bunun yanında Barutlarla birlikte geçen sezon bir resim çalıştayı yaptık. Genç Türk ressamları bir hafta boyunca orada resim yaptılar. Şimdi o resimler Akra Barut’un bazı bölümlerinde sergileniyor. Sanata yapılan bu yatırım, turizm sektörüne örnek olacak nitelikte. Hem kültürümüzü ve sanatçılarımızı dünyaya tanıtmak, hem de turistlere nitelikli bir ortam sunabilmek için bu çok önemli bir fırsat. Barutlar bu konuda ilk adımı attı. Diğer otellerin de zaman içinde onlara uyacağını düşünüyorum.
Sizin İçin Önerilenler
İstanbul'daki Tarihi Pasajlar...
İstanbul pasajları, şehrin kül...
Devamını OkuTürkiye’nin En Popüler Tekne T...
Türkiye'nin en büyüleyici ...
Devamını OkuUrla’da Gezilecek Yerler...
Urla'da gezilecek yerler, ...
Devamını Oku